Yerin dibine soktu!
Yetmedi çıkardı, bir daha soktu.
Hıncını alamadı, rezil etti bıraktı.
Dondum kaldım.
Yahu kaç gün geçti ki aradan?
Bu köşede, aynısını ben kendisine yapmıştım.
Birkaç gün önce yerden yere vurduğum adamı birazdan alkışlayacağım.
Kendisini sevmem!
Yazılarını beğenmem.
Daha önce de söyledim; köşe yazarlığı yerine mani yazsa, edebiyatımız açısından daha hayırlı bir iş yapmış olurdu.
İlkokul düzeyinde mantık kurgusu, mahallesinde alkışlanabilecek türden
komik tespitler, laikçi esnafını mutlu eden küfür ve hakaretler.
Yaptığı bu.
Yine de bize ne?
Alan razı, satan razı!
Amma, kim ne derse desin?
Ne söylerse söylesin!
Kırk yılda bir ele geçirebileceğim bu fırsatı kazaya bırakmayacağım.
Kendisini alkışlayacağım.
Meslek haysiyeti bunu gerektirir çünkü.
Siz anladınız onu.
Yılmaz Özdil’den bahsediyorum.
Malum televizyon kanalında toplanmışlar, geyik çeviriyorlar.
O televizyonun, katil Esad ile yaptığı röportajı izliyorlar.
Röportajı yapan hanımefendi de orada.
Ne yalan söyleyeyim, yerinde olmak istemezdim.
Gerçi kendisi de, sadece fiziksel olarak orada bulunuyordu.
Dağılmıştı.
Uğur Dündar’a gelince, bir çıkış yolu aradı durdu.
Lakin bulamadı.
Özdil susmak bilmedi.
Dündar’ın topu taca atma çabaları sonuçsuz kaldı.
Özdil gol oldu yağdı.
Fileleri delik deşik etti.
Stüdyodakiler; “yahu çağırmaz olaydık, bir çuval inciri berbat etti. Uzatmasa bari” der gibiydiler.
Ne mümkün.
Özdil, şamar oldu yağdı.
Y Ö: Şimdi ben kimsenin kalbini kırmak istemem… Bu lafların bu Ortadoğu kasabına yedirilmesi lazım!
Stüdyo buz gibi!
Y Ö: Benim
şahsi olarak kendi ülkemin hükümetiyle ilgili eleştirilerim var. Ama
hiçbir Ortadoğu Hacivat’ının çıkıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti
Başbakanı’na hakaret etme hakkı yoktur.
Stüdyodakiler şokta!
Y Ö: Bu lafın bu adama yedirilmesi lazım!
Röportajı yapan lakin o lafı o adama yediremeyen hanımefendi nakavt!
Y Ö: Bu ahlaksız katilden mi öğreneceğiz biz demokrasiyi? Türk
televizyonları üzerinden Türk halkına psikolojik harekât kimse
yapmasın.
Oy oy oy!
Y Ö: Bu adam Amerikan
televizyonuna da konuştu. Şimdi Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu ile
Obama çizgisi aynı Suriye konusunda. O zaman niye Amerikan televizyonuna
çıkıp Amerikan başkanına hakaret edemiyor da Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanı’na hakaret ediyor?
Stüdyodakiler veremedi bu sorunun cevabını ben vereyim. Amerika’da böylesi rezillikler yapacak bir televizyon kanalı yok!
Y Ö: Bu lafın bu adama ve yandaşlarına yedirilmesi lazım.
Bu öldürücü darbeydi.
Biraz sonra röportajı yapan hanımefendi daha fazla dayanamayıp araya girdi:
“Bunlarla kol kola giren de bizim hükümetimiz değil miydi ama” diye itiraz etti.
Ettiğine edeceğine bin pişman oldu.
Özdil affetmedi.
Y Ö: Şimdi bak, sen itiraz edeceksen Esad’a etseydin.
Ben söyleyeyim.
Edemez.
Bunların ağababaları da etmemişti.
Gelelim Yılmaz Özdil’e.
Kırk yıl sonra yeniden alkışlayıncaya dek hoşçakal!
Turgay GÜLER turgayguler@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder