Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad Amerikan Fox News
Şebekesiyle bulunduğu mülakatta; Suriye'nin, uluslar arası kimyasal
silahları yasaklama anlaşmasına katılımını gerektiren tüm koşullara
bağlılığını belirtti.
Amerikalı eski Senatör
Dennis Kucinich ve Gazeteci Greg Palkot’un yaptıkları mülakatta
el-Esad; Suriye'nin bu anlaşmaya Rusya'nın girişimiyle birlikte kendi
gereksinim ve kanaatiyle katıldığını belirtirken, Suriye'nin hiçbir
zaman boyun eğmediği ABD tehditleriyle hiç ilgisi olmadığını ifade etti.
El-Esad
Rusya'nın, Suriye halkının kendisine duyduğu güvene büyük önem
verdiğini ifade ederken, kendisinin de bu güveni aradığını söyledi.
Siyasi Çözüm Çabalarının Başarısı İçin Terörist Akışı ve Teröre Destek Kesilmelidir
İstikrarın
sağlanması ve teröristlerin bertaraf edilmelerinden önce Suriye'deki
krize çözüm amaçlı her hangi bir diplomatik çabanın vahimden ibaret
olduğuna vurgu yapan el-Esad; dolayısıyla siyasi çözüm çabalarının
başarılı olması için her şeyden önce teröristlerin akışıyla birlikte
onlara sağlanan lojistik, maddi ve silah desteğinin kesilmesini
gerektirdiğinin altını çizdi.
Suriye'nin
uluslar arası kimyasal silahları yasaklama anlaşmasına katılımı konusuna
ilişkin bir soruya cevabında el-Esad; Suriye'nin bir hafta önce
anlamayı onayladığını ifade etti. El-Esad böylece Suriye'nin kimyasal
silahların üretimi, depolanması, kullanılması ve dağıtılmasının
yasaklanmasının yanı sıra mevcut kimyasal silahların yok edilmesini
kabul ettiğini söyledi.
El-Esad Suriye'nin
neden şimdi anlaşmaya katılmayı kabul ettiğine ilişkin soruya cevabında;
Suriye'nin temelde anlaşmayı şimdi kabul etmediğini, 2003 yılında
uluslar arası güvenlik konseyinde daimi olmayan üye iken BM’ye
Ortadoğu'nun her türlü kitle imha silahlarından arındırılmasına ilişkin
bir tasarı takdim ettiğine dikkat çekti. O süreç içinde tasarının ABD
tarafından engellenip aksatıldığına dikkat çeken el-Esad; Suriye'nin her
daim Ortadoğu'nun her tülü kitle imha silahlarından arınmış olması
gereğine inandığını belirtti. El-Esad; bölgenin daima gerginlik, kaos ve
savaş tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, bunun için de bu gibi
silahların büyük bir tehlike teşkil edeceğinin farkında olduğunu
söyledi.
Suriye Hiçbir Zaman Kimyasal Silahlara Sahip Olup Olmadığını Belirtmedi
Daha
önce Suriye'nin kimyasal silahlara sahip olmadığını söylediğinde Obama
ve Kerry’nin kendisini bu konuda ‘yalancı’ olarak nitelendirdiklerini,
en son Rusya 24 Kanalıyla röportajında Suriye'nin kimyasal silahlara
sahip olduğunu itiraf ettiğine ilişkin bir soruya cevabında el-Esad;
kendisinin hiçbir zaman Suriye'nin kimyasal silahlara sahip olduğu yada
olmadığını belirtmediğinin altını çizdi. El-Esad Suriye'nin daha önce bu
konunun askeri ve gizli bir devlet sırrı olduğunun altını çizdiğini,
mevcut olup olmadığına ilişkin net bir açıklamanın hiçbir zaman
yapılmadığına dikkat çekti.
Suriye'nin
gerçekten kimyasal silahlara sahip olup olmadığına ilişkin soruya
cevabında el-Esad; uluslar arası anlaşmaya katılmasıyla Suriye'nin
bilfiil kimyasal silahlara sahip olduğunu açıkladığını, bu silahları yok
etmek için de anlaşmayı onayladığını ifade etti.
Bana Güven Duyması Gereken Obama Değil, Suriye Halkıdır
Cumhurbaşkanı
el-Esad; ‘Suriye'nin zaman kazanmak için anlaşmayı kabul ettiği’
yönündeki iddialara ilişkin soruya cevabında; imzalanan bir anlaşmayı
hayata geçirmenin mekanizmaları ve süreçleri olduğuna dikkat çekti.
Suriye'nin ve bu anlaşma çerçevesinde üstüne düşen sorumluluğu
üstlendiğini ve belirlenen mekanizmalarla hayata geçirmeye hazır
olduğunu söyleyen el-Esad Suriye'nin tarih boyunca imzaladığı her
anlaşmaya tam bir sorumlulukla bağlı kaldığına dikkat çekti.
El-Esad
Suriye'nin her daim her tarafla imzaladığı her anlaşma yada bulunduğu
her taahhüde sadık kaldığını, tarihin de buna tanık olduğunu söyledi.
Anlaşmanın
bilfiil hayata geçirilmesi konusunda ABD Başkanı Obama’nın kendisine
güvenip güvenemeyeceğine ilişkin soruya cevabında el-Esad; “Her şeyden
önce bana güvenmesi gerekenin Obama değil, Suriye halkı olması
gerektiğine inanıyorum. Ayrıca uluslar arası anlaşmalar ve ilişkilerden
söz edildiğinde bunun belirli temelleri, ilkeleri ve mekanizmaları
vardır. Tüm bunlar da gerçekçi kriterlere dayanmalıdır..” şeklinde
konuştu.
Meselenin kişisel bir mesele
olmadığını söyleyen el-Esad; bu konuda güven için o ülkenin tarih
boyunca anlaşmalara ve taahhütlere gösterdiği bağlılık ve üstlendiği
sorumluluğun dikkate alınması gerektiğini ekledi.
Suriye, Onayladığı Anlaşmanın Tüm Koşullarını Yerine Getirecektir
Onayladığı
anlaşma gereğince Suriye'nin kısa bir zaman cetveli içinde elindeki
kimyasal silah tersanesine ilişkin bir liste takdim etmesi gereği
konusunda el-Esad; Suriye'nin bu listeyi Uluslar arası Kimyasal
Silahları Yasaklama Örgütüne takdim edeceğini belirtti.
Suriye'nin
kimyasal silah tersanesini uluslar arası gözlemcilere açıp açmayacağı
konusunda el-Esad; Suriye'nin bu anlaşmaya cüzi değil de tam olarak
katıldığına dikkat çekerken, dolayısıyla tüm koşullarını yerine
getireceğini ifade etti.
Bu Konuda Karar Verecek Kurumlar ve Kanunlar Vardır
Amerikan
halkının kendi gözleriyle görmeleri için Suriye'nin kimyasal silah
tersanesinin bir kısmını Fox News kameralarına açıp açmayacağına ilişkin
bir soruya cevabında el-Esad; Suriye'nin bu konuda karar verecek kurum
ve kanunlarının mevcut olduğunu ifade derken, cumhurbaşkanının buna
ilişkin tek başına karar verecek yetkisi olmadığını söyledi. El-Esad;
mülakattan sonra ilgili kurumlara bu konuda bir talep takdim
edilebileceğini ve araştırma tartışma ardından olumlu yada olumsuz cevap
olacağını ekledi.
Oldukça Karmaşık Bir Mesele Olup Büyük Miktarda Para Gerekiyor
Suriye'nin
kimyasal silah tersanesini kısa bir süre içinde yok etme olanağına
ilişkin soruya cevabında el-Esad; bunun oldukça karmaşık bir mesele olup
büyük miktarda para gerektirdiğine dikkat çekti.
El-Esad;
uzmanların bunun için bir milyar dolar gerektiğini söylediklerine
işaret ederken, bir yıla yakın bir süre alacağını da belirtiklerini
ifade etti. El-Esad; kimyasal silahların yok edilmesinin zaman ve masraf
açısından tam olarak belirlenmesinin uzmanlar tarafından araştırılması
gerektiğini belirtti.
BM’de İlgili Örgütün İşbirliği ile Olmalı
Suriye'nin
kimyasal silah tersanesini yok etmeyi ABD’nin istemesiyle bu tersanenin
güvenli bir şekilde yok edilmesi için ABD’ye verilmesi konusunda
el-Esad; kimyasal silahları yok etmenin yüklü bir para gerektirmesi ve
çevreye zarar vermesi nedeniyle şayet ABD istiyorsa bu silahları güvenli
bir şekilde Amerika’ya taşıma ve masrafını karşılamayı kabul etmesi
halinde Birleşmiş Milletlerde (BM) ilgili örgütün işbirliği ile bunun
olabileceğini belirtti.
Suriye'nin bu
silahları belirli bir noktada teslim etmeye hazır olup olmadığı
konusunda ise el-Esad; yok edilmesine karar verilmesiyle bunun nerde
olacağının önemli olmadığını söyledi. El-Esad, yok edilmesi koşulu
haricinde Suriye'nin bu tersaneyi herhangi bir yerde yok edilmesine
ilişkin herhangi bir koşulu olmadığını ekledi.
Rusya Güven ve Misyonunu Kanıtladı
Suriye'nin
kimyasal silah tersanesini yok etmesi ardından her hangi bir saldırıya
maruz kalması durumunda Rusya ile herhangi bir anlaşmanın mevcut olup
olmadığına ilişkin bir soruya cevabında el-Esad; Rusya'nın Suriye'deki
kriz süresince izlediği siyasi tutumun yeteri kadar güven verdiğini
belirtti.
El-Esad kriz boyunca Rusya'nın
Suriye'yi siyasi olarak koruduğuna dikkat çekerken, dolayısıyla bu
konuda güvenlik anlaşmasının olmasına gerek olmadığını söyledi. Durumun
ordu ve savaşla ilgisi olmadığını birinci dereceden politikayla ilgili
olduğuna işaret eden el-Esad; Rusların böyle bir anlaşma olmadan gerekli
çabayı harcadıklarını ekledi.
Suriye Hiçbir Zaman Tehditlere Boyun Eğmedi
Suriye'nin
kimyasal silah tersanesini yok etmek için her hangi bir koşulu olup
olmadığı konusunda el-Esad; anlaşma koşulları haricinde bir koşulun
olmadığını, ayrıntıların ise uzmanlar tarafından ele alınıp
belirleneceğini belirtti.
Gerekli Zaman Örgüt Tarafından Belirlenecek
Askeri
güç kullanılmasına ilişkin bir kararın alınması halinde Suriye'nin
anlaşmaya bağlı kalıp kalmayacağı konusunda el-Esad; ortada bir yanlış
anlaşılmanın mevcut olduğuna dikkat çekti.
El-Esad
Suriye'nin, kimyasal silah tersanesini yok etmeyi kabul etmesiyle
ABD’nin askeri saldırı tehditleriyle hiçbir ilgisi olmadığının altını
çizdi. G20 zirvesi ve Rusya'nın girişimini takdim etmesinden önce
kimsenin bu tersanenin sözünü etmediğine işaret eden el-Esad; ABD’nin
Suriye'ye askeri saldırı gerekçesinde de bunu gerekçe olarak
göstermediğini hatırlattı.
Sözlerine devam
eden el-Esad; Suriye'nin hiçbir zaman tehditlere boyun eğmediğinin
altını çizerken, kendi gereksinimleri ve kanaati doğrultusunda Rusya'nın
girişimine olumlu cevap verdiğini vurguladı.
El-Esad
güvenlik konseyinde yedinci bende başvurulup vurulmamasının büyük
devletler arasındaki siyasi hareketlilikten ibaret olduğunu söyledi.
Dolayısıyla bunun Suriye'nin anlaşmaya bağlılığında bir önem teşkil
etmediğini ifade eden el-Esad; Suriye'nin anlaşmayı kanaatle
imzalamasıyla farklı gerekçeleri olduğuna işaret etti.
Kimyasal
tersanenin yok edilme süresi konusunda ise el-Esad bunun BM örgütüyle
tartışılacağını, gerekli zamanın da örgüt tarafından belirleneceğini
belirtti.
Cumhurbaşkanı el-Esad; Suriye'nin
üstüne düşenin sadece kimyasal tersanesi hakkında gerekli bilgiyi vermek
ve uluslar arası müfettişlerin girişine izin vermek olduğunu
belirtirken, bunun da sorun olmadığını gerekmesi halinde derhal
yapılabileceğini ekledi.
Kimyasal silahları
yok etmenin oldukça karmaşık bir mesele olduğuna işaret eden el-Esad;
bunun irade meselesi değil de teknik ve teçhizat mesele olduğunu ekledi.
Kanıt ve Ayrıntıların Tartışılması Gerekiyor
BM
uzmanlar ekibinin Şam kırsalında kimyasal silahların kullanıldığı
iddialarını araştırmaları ardından hazırladıkları rapor konusunda
el-Esad; Suriye'nin rapora ilişkin henüz resmi bir şey teslim almadığını
söyledi. Fakat raporda bilgilerin yer aldığını, daha önemli olanın
kanıt olduğunu söyleyen el-Esad; BM uzmanlar ekibinde kanıtların olması
gerektiğini ekledi.
BM uzmanlar ekibinin
henüz Suriye'deki görevlerini tamamlamadıklarını ve tamamlamak için geri
döneceklerini ifade eden el-Esad; o zaman onlarla kanıtların ve
ayrıntıların tartışılacağını belirtti.
Sarin
gazının kullanılmadığını kimsenin iddia etmediğine işaret eden el-Esad;
Mart ayında Halep kırsalında kullanıldığına dair Suriye'nin elinde
kanıtların mevcut olduğunu ifade etti. El-Esad bir yetkilinin ancak
elindeki kanıtlarla konuşabileceğine dikkat çekti.
Belirleyecek Tek Kanıt Alınan Örneklerdir
Kimyasal
silahların gerçekten kullanılmış olması halinde bunun çirkef bir durum
olduğunun şüphesiz olduğunu belirten el-Esad; her şeye rağmen kimyasal
silahların bilfiil kullanılıp kullanılmadığını belirleyebilecek tek
şeyin alınan örneklerden elde edilecek kanıt olduğunu vurguladı.
El-Esad;
medyada ve internet üzerinde kimyasal silahların kullanıldığı
iddialarına ilişkin yayınlanan görüntülerin gerçekliğinden kimsenin emin
olamadığına dikkat çekti. Sözlerine devam eden el-Esad; emin olunmayan
görüntülere istinaden rapor hazırlamanın mantıklı olmadığını ekledi.
BM
uzmanlar ekibinin raporlarını aldıkları kan ve başka örneklere
istinaden hazırladıkları konusunda el-Esad; Suriye konusunda 2.5 yıldır
yapılan dezenformasyon ve çarpıtmalara dikkat çekti.
Raporda Bunların Hiç Biri Geçmedi
BM
uzmanları raporunda Şam kırsalında kimyasal silahın kim tarafından
kullanıldığının direk olarak belirlenmediği fakat dolaylı olarak Suriye
hükümetine işaret edildiği, kullanılan kimyasal madde miktarının
‘isyancıların’ elinde olmasının mümkün olmadığı, ‘isyancıların’ füzenin
fırlatıldığı silaha da sahip olmadıkları, füzenin Cumhuriyet
Muhafızlarının karargahı olan Kasiyun Dağından çıktığının tespit
edildiğinin kaydedildiği konusunda el-Esad; “Hayır, raporda Cumhuriyet
Muhafızları yada buna benzer bir şeyden söz edilmedi..” şeklinde cevap
verdi.
Sözlerine devam eden el-Esad; sarin
gazının ‘mutfak gazı’ olarak adlandırıldığına ve her isyancının bunu
üretebileceğine dikkat çekti. El-Esad aynı zamanda ‘isyancıların’
hükümetler tarafından da desteklendiklerine vurgu yaparak, bu gaza sahip
olan hükümetlerin de onlara temin edebileceğini söyledi.
Terör Gruplarının Sarin Gazı Kullandıklarına İlişkin Kanıtlar Var
Uzmanların
daha önce bu hacimde bir durumla karşılaşmadıklarına ilişkin
açıklamaları konusunda el-Esad; mantıksal olarak Suriye ordusunun kendi
askerleri yakınında hiçbir kitle imha silahı kullanmasının mümkün
olmadığını belirtti. El-Esad aynı zamanda Suriye ordusunun geri çekilme
ya da hezimetle karşı karşıya olmadığını, tam aksine terör gruplarına
karşı başarı ve ilerleme kaydettiğine dikkat çekerken, böyle bir durumda
kimyasal kullanmasının hiçbir gerekçesi ya da mantığı olmadığına vurgu
yaptı.
El-Esad Suriye'nin bir yıl öncesinde
daha kötü durumlara tanık olmasına rağmen bu tür silahlar
kullanmadığını, dolayısıyla şimdi daha iyi bir durumda olmasıyla
kimyasal kullanmasının mümkün olmadığını söyledi.
Tüm
bunların haricinde kimyasal silahların ancak ve ancak uzman birlikler
tarafından kullanılabileceğine dikkat çekerken, dolayısıyla bu konuda
söylenenlerin mantık ve gerekten tamamen uzak olduğunu ifade etti.
Sözlerine
devam eden el-Esad; terör grupların sarin gazı kullandıklarına ilişkin
Suriye hükümetinin elinde kesin kanıtların mevcut olduğunu belirterek,
bu kanıtların Rusya'ya verildiğini ekledi.
Kimyasal
başlıklı füzenin Kasiyun Dağından fırlatıldığı iddiaları konusunda ise
el-Esad; bu iddiaların ilk çıktığı 21 Ağustos tarihinde Rus uyduların
farklı bir bölgeden fırlatılan bir füzeyi gözlemlediğine dikkat çekerek
neden bunun dikkate alınmak istenmediğini sorguladı.
El-Esad dolayısıyla tüm bu rivayetin mantıktan uzak olup çelişkilerle dolu olduğunu belirtti.
Her
şeye rağmen ve lafın kısasıyla Suriye ordusunun Şam kırsalı Doğu Ğuta
Bölgesinde kesinlikle kimyasal silah kullanmadığını vurgulayan el-Esad,
böyle bir durumda kendi askerleriyle birlikte Şam’da on binlerce
vatandaşına zarar vermiş olacağını söyledi.
BM Uzmanlarının Gelmelerini ve Tam Yetkiye Sahip Olmalarını Suriye'nin Kendisi Talep Etti
Muhtelif
bölgelerde kimyasal silahların kullanıldığı iddialarının
netleştirilmesi için Suriye'nin BM uzmanlarının tekrar girmelerine ve
görevlerini tamamlamalarına izin verip vermeyeceğine ilişkin soruya
cevabında el-Esad; ilk başta BM uzmanlarının gelmelerini Suriye'nin
talep ettiğini, görevlerini tamamlamaları için de geri dönmelerini
istediğini belirtti.
El-Esad Suriye'nin BM
uzmanlarından araştırılması gereken tüm bölgelerde görevlerini
tamamlamalarını talep ettiğini, fakat ABD’nin görevlerini tamamlamadan
önce Suriye'den çıkmalarına baskı yaptığını belirtti.
Sözlerine
devam eden el-Esad; Suriye'nin BM uzmanlarının gelmelerini talep
ettiğinde bu uzmanların sarin gazı ve kimyasal silahların kullanılmasını
araştırmada tam yetkiye sahip olmaları ve her şeyi tam olarak araştırıp
netleştirmelerini, kim tarafından ve nasıl kullanıldığını
belirlemelerini istediğinin altını çizdi.
Fakat
ABD’nin uzmanlar görevinin sadece kimyasal silahların kullanılıp
kullanılmadığını belirlemekle sınırlı kalması için dayatmalarda
bulunduğuna dikkat çeken el-Esad; çünkü ABD idaresinin uzmanların
kimyasal silahların terör grupları tarafından kullanıldığı sonucuna
varacaklarını bildiğine vurgu yaptı.
Laik Devletin Durumu Tehlikededir
Suriye'nin
laik bir devlet olarak durumunun bu çatışma içinde tehlikeye maruz
kalıp kalmadığına ilişkin soruya cevabında el-Esad; doğal olarak tüm bu
radikallik, terör ve şiddetin tüm toplumu daha çok kapanma ve ideolojik
fanatiklik tehlikesiyle karşı karşıya koyduğunu belirtti. El-Esad
radikal teröristlerin de yapmaya çalıştıkları şeyin bu olduğuna dikkat
çekti.
Laik devletin, vatandaşlarla teamülde
din, ırk ve cinsiyetin dikkate alınmaması anlamına geldiğini, devlet
işlerini din ve ırktan uzak bir şekilde yürütmek olduğunu belirten
el-Esad; Suriye'nin muhtelif kültürlerin karışımından ibaret olduğuna
dikkat çekti.
El-Esad dolayısıyla laik bir
toplumu yansıtan laik bir devletin olmaması halinde Suriye'nin
parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını ifade etti.
Halk Savaşı Olduğu kanaatinde Değilim
Suriye'de
halk savaşının olup olmadığı yönündeki düşüncesine ilişkin soruya
el-Esad; “hayır; halk savaşı toplum içinde ve yurtiçinde başlar..”
cevabı verdi.
Sözlerine devam eden el-Esad;
Halk savaşının net coğrafi, sosyal ve mezhepsel çizgilere gereksinim
duyduğuna dikkat çekerken, tüm bunların Suriye'de mevcut olmadığını
vurguladı. El-Esad Suriye'de muhtelif mezheplerin yaşadığı bölgelerde
güven ve istikrarın mevcut olduğuna, sadece bir mezhebin yaşadığı
bölgelerde de gerginliğin mevcut olduğuna işaret etti.
Suriye'de
83’e yakın cinsiyetin savaştığına ve silahlıların bir çok devlet
tarafından desteklendiğine dikkat çeken el-Esad; Suriye'nin tanık olduğu
yeni tür bu savaşı halk savaşı olarak nitelendirmenin mantıklı
olmadığını belirtti.
İsyancıların Yüzde 80-90’nı Kaide Yada Ona Bağlı Örgütlere Tabiler
Suriye'de
silahlı gruplar saflarında savaşanlar arasında radikalcilerin sayısıyla
ilgili çıkan medya raporlarına ilişkin soruya cevabında el-Esad;
radikallerin sayısına ilişkin kimsenin elinde dakik bilgilerin
olmadığını söyledi. Sözde cihat adına çok sayıda radikalin komşu
ülkelere gelip oradan da Suriye'ye geçtiklerine işaret eden el-Esad;
kesin sayı vermenin mümkün olmadığını ekledi.
Her
şeye rağmen Suriye'de on binlerce cihatçının mevcut olduğunun
bilindiğini kaydeden el-Esad; Kaide terör örgütü yada ona tabi bir
örgüte bağlı olan bu sözde cihatçıların, Suriye'deki silahlı grupların
da yüzde 80 ila 90’nını oluşturduklarını söylemenin mümkün olduğunu
ifade etti.
Suriye'de tüm silahlıların
cihatçı olup olmadıkları konusunda ise el-Esad; olayların başladığı ilk
süre içinde cihatçı sayısının az olduğunu fakat 2012 yılı sonları ve
2013 yılında cihatçıların silahlılar arasında çoğunluk olduklarını
söyledi. El-Esad bunun da nedeninin muhtelif bölgelerden Suriye'ye akın
eden cihatçılar olduğuna dikkat çekti.
El-Esad
Suriye'deki silahlıların tamamının cihatçı olmadıklarına işaret ederek,
cihatçı olmayanların sayısının az oluğunu söyledi.
Dünyanın Her Yerinden Bağış Yapılıyor
Suriye'deki
sözde cihatçıların nereden finans aldıklarına ilişkin soruya cevabında
el-Esad; İslam aleminin her yerinden onlara bağış yapıldığını söyledi.
El-Esad fakat bu bağışların devlet yetkilileri değil de Kaide Örgütünden
şahısların bağlantılarıyla yapıldığını açıkladı.
Sözlerine
devam eden el-Esad; bu cihatçıları direk destekleyen devletlerin olup
olmadığı hakkında kesin bilgilerin olmadığını ekledi.
Ölen Suriyelilerin Geneli Bombalı Eylemler ve Terör Saldırıları Sonucunda Öldü
Suriye'deki
olaylar süresince yaşamını yitiren Suriyelilerin sayısı konusunda ise
el-Esad; on binlerce Suriyelinin öldüğünü belirtti. El-Esad; bunların
genelinin terör saldırıları, bombalı eylemler ve suikastlar neticesinde
öldüklerini açıkladı.
Cumhurbaşkanı el-Esad; ölen askerlerin sayısının ise 15 binden fazla olduğunu belirtti.
Ölen
isyancıların sayısına ilişkin soruya cevabında el-Esad, bunları sayma
olanağının olmamasıyla rakam vermenin mümkün olmadığını söyledi.
Kendi Halkını Öldüren Bir Hükümet Bunca Süre Direnemez
Olaylarda
çok sayıda masum sivillerin öldüğü ve raporlara göre bunları öldürenin
hükümet güçleri olduğuna ilişkin raporlar konusunda el-Esad; bu
iddiaların aslı gerçeği olmadığını, masum sivillerin büyük çoğunluğunun
teröristler tarafından öldürüldüklerinin altını çizdi.
Sözlerine
devam eden el-Esad; mantıklı ve bilinçli hiçbir hükümetin kendi halkını
öldürmesinin mümkün olmadığını belirtti. Kendi halkını gerçekten
öldüren bir hükümetin bunca süre ayakta kalmasının kesinlikle mümkün
olmadığının altını çizen el-Esad; “Batının geneline ilaveten bir çok
bölge ülkesinin sana karşı olmasıyla kendi halkını öldürüyorsan
kesinlikle ayakta duramasın. Bu tamamen mantık dışıdır..” şeklinde
konuştu.
Teröristlerin Vatandaşları Öldürmeleri ve Kafalarını Kesmelerine İzin vermek Mümkün Değildir
Hükümet
güçlerinin bir çok köyde vatandaşları öldürdüğüne ilişkin soruya
cevabında el-Esad; gerçekte bunun doğru olmadığını belirtti.
El-Esad;
teröristlerin köylere, kasabalara ve kentlere geçerek vatandaşları
öldürdüklerini, bunun üzerine ordunun bu bölgelere girerek teröristleri
bertaraf etmek zorunda kaldığını ifade etti. Ordunun sivilleri savunup
koruduğunu belirten el-Esad, bunun tersinin kesinlikle doğru olmadığını
söyledi.
Teröristlerin bu bölgelere
girmelerine, vatandaşları öldürmelerine, kafalarını kesip kalplerini
yemelerine izin vermenin kesinlikle mümkün olmadığına dikkat çeken
el-Esad; halkı savunmaya giden ordunun asılsız iddialarla vatandaşları
öldürmekle suçlandığını açıkladı.
El-Esad;
buna en büyük kanıtın vatandaşların, teröristlerin geçtikleri
bölgelerden kaçmaları ve ordunun o bölgeleri kontrolüne almasıyla bölge
halkının gönül rahatlığıyla evlerine dönmeleri olduğuna dikkat çekti.
Sözlerine devam eden el-Esad; sonuç itibarıyla temiz, ince yada iyi
savaş olmamasıyla her savaşta mutlaka kurbanların olduğuna işaret etti.
Muhalefet İnsanları Öldürmek Yada Altyapıyı Sabote Etmek Değildir
Suriye
muhalefetinin cihatçılar konusunda hükümet kadar yada daha çok endişeli
olmasıyla bu muhalefetle uzlaşma olanağına ilişkin soruya cevabında
el-Esad; muhalefet ile teröristler arasında fark gözetmenin önemine
dikkat çekti.
Muhalefetin siyasi bir kavram
olduğuna işaret eden el-Esad; muhaliflerin kendilerine has siyasi bir
programları, vizyonları, temelleri ve düşünceleri olduğunu belirtti.
El-Esad; yönetim yada başka herhangi bir şeye karşı tutumunu siyasetle
dile getirip istediğini değiştirmenin mümkün olduğuna işaret etti.
Sözlerine
devam eden el-Esad; fakat muhalefetin silah taşıma, insanları ve
masumları öldürme anlamına gelmediğine vurgu yaptı. El-Esad; okulları,
hizmet kurumlarını ve altyapıyı sabote etmenin muhalefet olmadığını
belirtti.
Terörün Bertaraf Edilip İstikrar Sağlanmadan Siyasi Çözüm Çabaları Vahimdir
Suriye'de
barışın sağlanması yönünde güveni yapılandırma amacıyla atılması mümkün
diplomatik hareketlere ilişkin soruya cevabında el-Esad; terörün
bertaraf edilip istikrarı sağlamadan herhangi bir diplomatik hareketin
vahimden ibaret olacağını belirtti.
Herhangi
bir diplomatik yada siyasi çözüm çabasının mutlaka teröristlerin
akışına ve onlara her türlü desteğe son vermekle başlaması gereğinin
altını çizen el-Esad; ardından da tüm Suriyelilerin diyaloga oturup
Suriye'nin geleceğini tartışmalarına ilişkin bir planın mevcut olduğunu
açıkladı.
Cumhurbaşkanı el-Esad; diyalog ve
görüşmelerin Suriye'nin tüm muhalefetiyle yapılacağını belirtirken,
fakat bununun teröristlerin de dâhil olduğu anlamına gelmediğinin altını
çizdi.
Suriye'nin bu yılın başlarında tüm
muhalefetle diyaloga oturma ve Suriye'nin geleceğini belirlemeye hazır
olduğunu ilan ettiğine işaret eden el-Esad; ulusalcı yurtiçi ve yurtdışı
muhaliflerin dahil olduğunu ekledi.
Muhalefet Suç Değildir
Hükümete
karşı gelenlere ilişkin genel af ilan etmeye haır olup olmadığına
ilişkin soruya cevabında el-Esad; muhalefetin suç olmadığına dikkat
çekti. Kanunları ihlal etmeyenlerin istedikleri zaman yurda
gelebileceklerini belitten el-Esad; yurtiçinde çok sayıda muhalifin
mevcut olduğuna ve kimsenin onlara dokunmadığına işaret etti.
Barışın
sağlanması yönünde genel affın gerekliği konusunda ise el-Esad; genel
affın kimleri kapsayacağına bağlı olduğunu belirtti.
El-Esad; ellerini Suriyelilerin kanlarına bulayanlara ilişkin genel affın ulusal uzlaşmanın bir parçası olabileceğini söyledi.
Ölenlerin
ailelerine tazminat konusunda ise el-Esad; kanunlar doğrultusunda bu
gibi ayrıntıların cumhurbaşkanın belirleyeceği bir konu olmadığını
söyledi. El-Esad; bunun tüm siyasi partileri ve grupları kapsayacak
toplantıda belirlenebileceğini ekledi.
Tehcir Edilenlerin Büyük Çoğunluğu Terör Eylemleri Nedeniyle Evlerini Terk Etti
Barışa
doğru hareket edilmesiyle tehcir edilenlere mesajına ilişkin soruya
Cumhurbaşkanı el-Esad; şüphesiz tüm vatandaşların evlerine ve
diyarlarına dönmelerinin temenni edildiğini belirtti.
Bu
vatandaşların büyük çoğunluğunun terör eylemleri neticesinde tehcir
edildiklerini belirten el-Esad; dolayısıyla onları terörden kurtarmanın
gereğine dikkat çekti.
Obama ile Sohbete İlgim Yoktur
ABD başkanı Obama ile konuşup konuşmadığına ilişkin soruya cevabında el-Esad; “hayır; Obama ile hiç konuşmadım..” dedi.
Obama
ile konuşmayı isteyip itemediğine ilişkin soruya cevabında ise el-Esad;
“bu tamamen konuşmanın içeriğine bağlıdır. Obama ile sohbete merakım
yoktur..” şeklinde konuştu.
Obama’ya
göndermek istediği mesaj konusunda da el-Esad; “halkını dinle ve
halkının doğru hisleriyle yürü.. bu yeterlidir..” dedi.
Vatikan
Papası Francis’in yaptığı çağrının tüm hükümetler gibi Suriye hükümeti
içinde geçerli olup olmadığına ilişkin soruya cevabında el-Esad; papanın
askeri çabalardan uzaklaşıp barışa çağrısının Suriye hükümeti için de
geçerli olduğunu söyledi.
El-Esad; Suriye
hükümetinin herkesi silahını bırakmaya davet ettiğini ve silahını
bırakıp normal yaşamına dönmek isteyenlere genel af ilan ettiğine dikkat
çekti.
Hiç Kimse Ölüm, Yıkım ve Radikallik Yayan Teröristler Karşısında Sessiz Kalamaz
Cumhurbaşkanlığı
görevinde doktor olarak yemin ettiği Hipokrat yemininden cayıp
caymadığına ilişkin soruya cevabında el-Esad; doktorların hastalarının
yaşamını korumak için doğru kararı alma yemini ettiklerini, fakat her
zaman hasta vücuduna zarar vermediklerini söylemenin yerinde olmadığına
işaret etti.
Sözlerine devam eden el-Esad;
doktorların bazı durumlarda hastanın yaşamını korumak için kötü olan bir
organını kesmek sorunda kaldıklarına işaret ederek, bunu yapan doktorun
kötü olduğu iddiasında bulunmanın kesinlikle mantık dışı olduğunu
belirtti.
Bu örneğin daha geniş bir şekliyle
politikacılar için geçerli olduğunu ifade eden el-Esad; politikacıların
karar almaları sırasında benzer bir durumla halkın çıkarlarına öncelik
vermeleri, bu çıkarları zedeleyenlerin bertaraf edilmeleri önemine vurgu
yaptı.
Kimsenin şiddeti tercih etmediğini
belirten el-Esad; Suriye hükümeti ve ordusunun her yerden gelip Suriye
halkını öldüren ve tekfirci karanlık düşüncelerini yaymaya çalışan,
egemenliği ihlal eden dış ajandaları dayatmaya çalışan teröristler
karşısında sessiz kalmasının mümkün olmadığının altını çizdi.
Sözlerine
devam eden el-Esad; ordu ve polisin halkı korumada anayasa kapsamında
üstlerine düşen sorumluluk ve duyarlılığı üstlenmelerinin kaçınılmaz
olduğunu, bu durumda halkı öldürdüklerini söylemenin de hiçbir mantığa
sığmadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı el-Esad ABD’nin 1990’lı yıllarda Los Angeles’te isyancılara karşı yine orduyu sokağa indirdiğini hatırlattı.
Reform Pek Çok Unsurdan Etkilenen Toplumsal Bir Süreçtir
Cumhurbaşkanı
el-Esad, Suriyelilerin umudu olduğunu belirterek kendisine diktatör ya
da reformcu denilmesinin önem taşımadığını, bugün Suriye karşıtı bir
propaganda yürütüldüğünü belirterek körfez ülkelerindeki müttefikleri
için aynı şeyin söylenmediğini ve oradaki diktatörlerden söz
edilmediğine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı,
reformun ülkedeki belirli bir şahsın sorumluluğu olmadığını,
cumhurbaşkanı ya da hükümetin reforma öncülük edebileceğini belirterek
reformun dış unsurlar dâhil çeşitli durumlardan etkilenen toplumsal bir
süreç olduğunu, savaş ya da istikrarın ve ekonomik koşulların, dışarıdan
dayatılan ideolojilerin reformların uygulanmasında etkisi olduğunu
ifade etti.
Gelenekleri yansıtan bir
demokrasiye sahip olmak gerektiğine işaret eden el-Esad, demokrasinin
bir hedef değil refahı sağlayan bir araç olduğunu, ötekiler tarafından
kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
El-Esad,
“kapalı ideolojilere, ötekiyi ve diğer kültürleri kabul etmeyi
engelleyen yasaklara sahip olduğun zaman başkanın yaptığı bir yana geri
adım atmak zorunda kalırsın. Ne anayasa ne kanunlar ne de bir başka
süreç bu tür bir toplumda gerçek demokrasiyi sağlayamaz. Gerçek
demokrasiyi sadece toplum üretip ondan söz edebilir. Bu bir kültür
meselesidir. Dolayısıyla ben hala reformcuyum ve aynı değerlere
inanıyorum. Geçmiş yıllara dönersek karmaşık olayların yaşandığını
görürüz. Sadece Suriye değil tüm bölgede demokrasiye yol açan
nedenlerden biri de budur” dedi.
Reform ve
demokrasi talebinde bulunan halka baskı ve işkence uyguladığı yönündeki
iddialara yanıt veren el-Esad, başından itibaren halkın haklı talepleri
olduğunu kabul ettiğini, bu talepte bulunan insanlara karşı güç
kullanmak isteseydi anayasayı ve talep etmedikleri pek çok kanunu
değiştirme gibi bir adım atmasının anlamsız olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı
el-Esad, sorunun demokrasiyle ilgili olmadığını anladıklar için tüm bu
adımları attıklarını kaydederek “demokrasi talepleri olsaydı bazı
göstericiler nasıl öldürüldü? İnsanların bir kısmı reform ve demokrasi
talebinde bulunmak için gösteri yaptı. Fakat diğerleri çatışmasının ilk
haftasında asker ve polisleri öldürdü. Demokratik taleplerin öldürme ve
suikastla alakası nedir? Bu nedenle demokratik talebi olan insanlarla
teröristleri birbirinden ayırmak gerekiyor” diye konuştu.
Ülkedeki
siyasi rejimin şekli, anayasa ve kanunları başkanın değil halkın
belirleyeceğine işaret ederek insanların yeni bir rejim istemelerinin
demokrasi olduğunu, Suriye’nin demokrasi sürecinde ilerlemeye devam
ettiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı, halkı
baskı altında tutmak ve emri vaki bir durum yaratmak için teröristlerin
ülkeye girişine ortam yarattığı iddialarını reddederek yabancı
teröristler ülkeye girmeden önce 2011 yılında çatışmaların başlamasından
6 ay önce değişiklikleri yapacaklarını söylediklerini, çatışmanın
başından itibaren anayasayı değiştirme çalışmalarına başladıklarını,
2012 yılında da referandum yaptıklarını ifade etti.
Halkı
karşısında olan bir başkanın hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini, sadece
başkan olmak için başkan olarak kalmanın imkânsız olduğunu vurguladı.
Ordunun
kentleri bombalayıp yıktığı teröristlerle halk arasında ayırım
yapmaksızın herkesi öldürdüğü iddialarına yanıt veren Cumhurbaşkanı,
teröristlerin girdiği ya da saldırdığı bölgelerde beşeri kalkan olarak
kullanılmamaları halinde sivillerin evlerini ve bölgelerini terk etmek
zorunda kaldıklarını, bu nedenle çok sayıda mülteci bulunduğunu,
dolayısıyla Suriye ordusunun hiçbir sivilin bulunmadığı bölgelere
saldırdığını, çoğunlukla teröristlerle bir arada yaşayan siviller
bulunmadığını söyledi.
Olaylarda 110 bin
insanın öldüğüne ilişkin iddialar konusunda ise el-Esad, belirli bir
rakam söylemediğini, on binlerce insanın öldüğü ve binlercesinin
kaybolduğunu belirttiğini, bunların ölü olup olmadıklarının
bilinmediğini ifade ederek “bir istatistik varmış gibi rakamlardan söz
ediliyor. Oysa bu insanların aileleri ve acıları var. Bu bir insanlık
dramıdır. Olayın rakamlarla alakası yok. Ailem dâhil değerli bir
yakınını kaybeden her Suriyeli aileyi ilgilendiriyor. Dostlarımızı,
yakınlarımızı kaybettik ve bu nedenle terörle mücadele ediyoruz.
Teröristlerin
devam etmesine izin verirsek bu rakam yüz binleri değil milyonları
bulacak” diye belirtti. Suriye’deki muhalifler arasındaki Kaide’ye bağlı
teröristlerin oranının ise net olarak bilinmediğini, yüzde 80 ila 90
arasında değiştiğini belirten el-Esad, teröristlerin Suriye’ye düzensiz
şekilde akın edip girdiklerini bu nedenle net oranı söylemenin zor
olduğunu dile getirdi.
El-Esad, Suriye’de
hiç kimsenin Kaide’ye bağlı teröristlerin oranının yüzde 50 olduğunu
söylemediğine dikkat çekerek bu iddiaların dışarıda dillendirildiğine,
fakat sonuçta bu savaşın Suriyelilerin savaşı olduğunu ve oranlarını
daha iyi bileceklerinin altını çizdi.
Muhalefetin
dışarıda oluşturulduğunun bir gerçek olduğunu vurgulayan el-Esad, dış
muhalefetin Suriye’de hiçbir halk tabanı olmadığını, içeride ise halk
tabanı olan bir muhalefet bulunduğunu bildirdi.
El-Esad,
“herkes dışarıdaki muhalefetin ABD, İngiltere, Fransa, Katar ve Suudi
Arabistan’a bağlı olduğunu biliyor. Gerçek muhalefet ise Suriye halkına
bağlı dolayısıyla Suriye halkına bağlı olmayan bir muhalefet başka bir
ülke tarafından oluşturulmuştur” dedi.
Cumhurbaşkanı
el-Esad, Suriye’deki ölü sayısı ve kayıpların azımsanamayacağını fakat
bunun nedenleri ve kimler tarafından öldürüldüklerini bilmek gerektiğini
söyleyerek bu insanların hükümet değil teröristler tarafından
öldürüldüğünün altını çizdi.
Vatanı ve ülkeyi savunduklarına vurgu yapan el-Esad, bunu yapmazlarsa ölü sayısının katlanacağına dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı
el-Esad, kimyasal silah davasıyla Suriye’deki çatışma arasında doğrudan
bir bağlantı bulunmadığını, dolayısıyla siyasi çözüm yönünde ilerleme
sağlanabileceğini ve bunun kimyasal silah anlaşmasıyla alakalı
olmadığını ifade ederek çözümün büyük oranda Suriye’deki teröristleri
destekleyen ülkelere bağlı olduğuna vurgu yaptı.
Cenevre Konferansının Özü Halkın İradesine Dayanmalı
Suriye’nin
başından itibaren Cenevre sürecini desteklediğini hatırlatan el-Esad,
engelleri Suriye, Çin ya da Rusya’nın değil ABD’nin koyduğunu, çünkü
dışarıda gerçek muhalefetin bulunmadığını bildiğini ve bunun temel
sorunu oluşturduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı,
Cenevre konferansının özünün halkın iradesin dayanması gerektiğine
dikkat çekerek Cenevre’de anlaşmaya varılacak her konunun Suriye
halkının onayına sunulacağını bildirdi.
Halk
tabanı bulunmadığı taktirde Suriye halkını seninle birlikte hareket
etme konusunda ikna etmenin zor olacağını söyleyen el-Esad, bunun ABD ve
ona bağlı kuklaların temel sorununu teşkil ettiğine dikkat çekti.
Suriye ve Rusya Arasında Karşılıklı Saygı Var
Cumhurbaşkanlığı
mevkiinde bulunması ya da bulunmamasını Suriye halkının seçim
sandığında belirleyeceğini ifade eden el-Esad, dost, düşman ya da
herhangi bir şahsın bu konuda söz hakkı bulunmadığının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı
el-Esad, Rusya’nın Suriye’nin içişlerine müdahale etmediğini, iki ülke
arasında karşılıklı saygı bulunduğunu belirterek Rusların bu tür
ayrıntılara girmediklerini, sadece ABD, Avrupa’daki müttefikleri ve Arap
âlemindeki kuklalarının bundan söz ettiklerine ve egemen bir ülkenin
içişlerine karıştıklarına dikkat çekti.
Bu
atmosferde seçim yapılıp yapılamayacağı konusunda ise el-Esad, seçim
zamanı yaklaştığında insanların ruh hali, iradesi ve isteklerinin
sınanabileceğini, başkanlığa aday olup olmayacağına buna göre karar
verebileceğini belirterek atmosferin olumsuz olduğunu görmesi durumunda
adaylığını koymayabileceğini söyledi.
El-Esad, “bunu konuşmak için zaman erken. Çünkü her gün yeni bir gelişme oluyor. Kararımı seçimlerden önce verebilirim” dedi.
Kimyasal
silahların kullanılması ve dünyaya yayılmasını önlemenin ABD ile Suriye
arasında ilişkileri yeniden düzenlene yönünde fırsat oluşturup
oluşturmadığı konusunda Cumhurbaşkanı, bunun herhangi bir yönetimin ve
dolayısıyla Amerikan yönetimin samimiyetine bağlı olduğunu ifade etti.
ABD’ye
ve Amerikan halkına düşman olarak bakmadıklarını, süper güç olması
itibariyle ABD başta olmak üzere dünyanın herhangi bir ülkesiyle iyi
ilişkiler kurmaya çalıştıklarını belirten el-Esad, fakat bu ABD’nin
çizeceği yolda ilerlemek anlamına gelmediğini vurguladı.
“Bizim
çıkarlarımız, uygarlığımız ve irademiz var. Bunu kabul edip saygı
göstermeleri lazım” diye konuşan el-Esad, karşılıklı saygı bulunursa
sorun olmayacağının altını çizdi.
Bugünkü
anayasanın halka fazlasıyla özgürlük tanıdığına işaret eden el-Esad,
“fakat özgürlüklerin niteliği de önem taşıyor. Suriye partileri bunu
masada tartışmalı. Bu benim anayasam, bakış açım ya da projem değil.
Ulusal bir proje olmalıdır. Suriyelilerin belirleyeceği her şeyi kabul
etmem gerekir “dedi.
El-Esad, Suriye
anayasasının özgür seçimlerin düzenlenmesini öngördüğünü, 2014 yılının
Mayıs ayında seçimlerin düzenleneceğini bildirerek Suriye’deki her
vatandaşın Cumhurbaşkanı olabileceğine vurgu yaptı. Cumhurbaşkanı,
“Suriye halkı geçiş, doğal ya da kalıcı aşamada olmamı istemiyorsa bu
barışçıl yollarla gerçekleşecektir. Halkın istemediği hiçbir şey
barışçıl olamaz “ diye konuştu.
Beş yıl
sonra Suriye’nin nasıl olacağı konusunda ise Cumhurbaşkanı el-Esad, kısa
vadede meydan okumanın teröristlerden kurtulmak olacağını söyleyerek
bunların sahip olduğu ideolojinin daha çok önem taşıdığını, dünyanın
dört bir yanından gelen teröristlerin gençlerin zihinleri ve
yüreklerinde pek çok yan etki bıraktıklarına dikkat çekti.
El-Esad,
“birinin kafasını kesmeye çalışan bir çocuktan ne beklenebilir?
Televizyon ekranları ve internet sitelerinde kafa kesenleri ve insan eti
yiyenleri seyreden çocuklardan ne beklenebilir? Bunlar toplum üzerinde
olumsuz ve psikolojik etkiler yaratmıştır. Bu nedenle Suriye’nin her
zaman olduğu gibi olması için yeni nesli rehabilite etmemiz ve açık
olmasını sağlamamız gerekiyor. Ben belirli yerel odaklardan söz
ediyorum. Bu odaklar bırakılması halinde yaygınlaşıp tüm ülkeye
yayılabilir” dedi.
Yıkılan alt yapının
yeniden onarılması ve ekonominin yapılandırılması gerektiğine işaret
eden el-Esad, Suriye halkına uygun bir siyasi rejim ve ekonomi kurmak
gerektiğini kaydetti.
Suriye halkının
çoğunluğunun terörün demek olduğunu anladığını, Suriye’nin bu olaylar
yaşanmadan önce dünyanın en güvenli ülkesi olarak dördüncü sırada yer
aldığını bildiren el-Esad, terör ve radikal dinciliğe maruz kalan
insanların hükümeti desteklediklerini ve arkasında olduklarını
vurguladı.
“Benim arkamda olmaları ya da
olmamaları önemli değil. Önemli olan halkın çoğunluğunun devlet
kurumlarının arkasında olmasıdır. Ülkenin yüzde 60 ya da 70’nin ve
halkın yüzde 40’nın yönetimin kontrolü dışında olduğu iddiası doğru
değil. Polis ve ordunun ülkenin her yanında bulunamadığı doğrudur. Bu
savaş iki devlet ya da iki ordu arasında değil ki belirli bir toprağı
kontrolüm atına aldım yada kurtardım diyebilesin, Sorun ülkeye
teröristlerin sızmasında yatıyor” diye ekledi.
El-Esad,
teröristlerin sahip olduğu ideolojilerin yönetimin ya da onların
kontrolü altında tuttuğu bölgelerden daha fazla önem taşıdığına dikkat
çekerek bu yabancı teröristlerin bir gün ülkelerine dönecekleri fakat
ideolojilerinin Suriye ve komşu ülkeler açısında endişe kaynağı
oluşturmaya devam edeceği konusunda uyardı.
El-Esad, bu ideolojinin ABD dâhil tüm dünya ülkelerini endişelendirmesi gerektiğine de dikkat çekti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder