RESMİ FACEBOOK SAYFAMIZ >> Dr.Bashar Al-Assad
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Suriye’de silah
yoluyla sonuç elde etmeye yönelik komploların çıkmaza girdiğini
belirterek tarihi ve stratejik bir zaferin yakın olduğunu söyledi.
Lübnan’da yayımlanan es-Sefir gazetesinin haberine göre Hizbullah Genel
Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Aşura törenlerini yapacak komitenin
yetkililerine hitaben yaptığı konuşmada Suriye konusuyla ilgili olarak
şunları söyledi:
Suriye’ye yönelik planladıkları birçok komployu,
bazı bölge ülkelerinin siyasi çözümü engellemeye çalışmalarına rağmen
etkisiz bıraktığımızı söyleyebilirim.
Suriye esenliğine yeniden kavuşacak ve siyasi çözüme ulaşacaktır. Suriye karşıtı savaş ekseni çıkmaza girmiştir.
Şu an Suriye’de tarihi ve stratejik bir zaferin son çeyreğinde bulunduğumuzu söyleyebilirim.
Direnişe
darbe vurma ve İran’ı hedef alma komplolarında başarısız olunca
Suriye’ye komplo hazırlamaya karar verdiler. Bize göre Suriye’ye yönelik
komplo, 2006 Temmuz’unda Hizbullah’a kurulan komplodan daha küçük
değildir.
Bu komplo, Suriye’de yönetimi devirmeye yönelikti.
Bunun sebebi de Irak, Lübnan ve Filistin direnişlerine destek veren
Suriye’nin siyasi seçenekleriydi. Onlar, Suriye’nin bu seçeneklerin
bedelini ödemesini istediler. Biz de bu sebeple Suriye’nin yanında yer
aldık.
Hizbullah’ın Suriye’de bulunması zorunluluğu da aşan bir şeydi
Hizbullah’ın
Suriye’de bulunması, zorunluluğu da aşan bir şeydi. Eğer biz Suriye’ye
gitmeseydik, Lübnan, ikinci bir Irak’a dönüşecekti. Irak’ta yalnızca
geçen ay içerisinde düzenlenen 300 bombalı araç veya intihar saldırısı
sebebiyle 900 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı.
Tekfirci
grupların Aşura törenlerine yönelik tehditleri, bu törenlere katılımın
daha da artmasına ve mezhepçilik fitnelerine karşı İslami vahdetin daha
da güçlenmesine neden olacak.
2006 Temmuz savaşında tüm dünya,
Direniş’e karşı el birliği etmişti. Bazıları Direnişin yenilmesini
beklemeye koyuldu, bazıları bizi Goantanamo’ya götürmek için gemi
aramaya başladı. Fakat sonuçta zafer Hizbullah’ın oldu ve herkesin
itiraf ettiği üzere Hizbullah bir bölgesel güce dönüştü.
Suriye Haber Ajans
Bu Blogda Ara
8 Kasım 2013 Cuma
30 Ekim 2013 Çarşamba
''Paylaşalım Arkadaşlar: Facebook, Hizbullah’a Savaş Açtı!
Facebook, Hizbullah’a Savaş Açtı!
Son bir ayda Facebook’ta büyük etkiye sahip olan Şia içerikli sayfalar kısıtlamalarla karşılaşmış ve daha sonra da tamamen kapatılmıştı.
Facebook hiç bir gerekçe göstermeden Şia sayfalarını kapatıyor.
Hizbullah kelimesinin geçtiği tüm paylaşımlar facebook tarafından kaldırılıyor.
Eğer sayfada Hizbullah adı geçen bir resim, yazı veya video varsa önce bu içerik siliniyor kısa süre içinde sayfa siliniyor.
Üstelik Hizbullah kelimesi geçmese bile sayfada Seyyid Hasan Nasrallah,Hizbullah bayrağı, Beşar Esad ve Suriye hakkında resim ve video varsa Facebook hemen bu resim ve videoları siliyor ve aynı gün içinde sayfayı silip sayfa yöneticilerini engelliyor.
Facebook’un fiilen Hizbullah’a sosyal medyada savaş açtığı anlaşılıyor.
Şu anda Facebook’ta Hizbullah adının geçtiği sayfa kalmadı.
Son bir ayda Facebook’ta büyük etkiye sahip olan Şia içerikli sayfalar kısıtlamalarla karşılaşmış ve daha sonra da tamamen kapatılmıştı.
Facebook hiç bir gerekçe göstermeden Şia sayfalarını kapatıyor.
Hizbullah kelimesinin geçtiği tüm paylaşımlar facebook tarafından kaldırılıyor.
Eğer sayfada Hizbullah adı geçen bir resim, yazı veya video varsa önce bu içerik siliniyor kısa süre içinde sayfa siliniyor.
Üstelik Hizbullah kelimesi geçmese bile sayfada Seyyid Hasan Nasrallah,Hizbullah bayrağı, Beşar Esad ve Suriye hakkında resim ve video varsa Facebook hemen bu resim ve videoları siliyor ve aynı gün içinde sayfayı silip sayfa yöneticilerini engelliyor.
Facebook’un fiilen Hizbullah’a sosyal medyada savaş açtığı anlaşılıyor.
Şu anda Facebook’ta Hizbullah adının geçtiği sayfa kalmadı.
Sayfa adminlerine önerimiz :
1.) Yeni bir kullanıcı hesabı açın ve sayfanızdaki tüm adminleri silip bu yeni profili admin yapın.
2.)
Sayfanızdaki paylaşımlarınız silinmeye başladığında sayfanızı
kurtarabilmek için benzer içerikleri sayfanızdan silin ve sayfanızı
geçici olarak yayından kaldırın.
ABD'den Suriyeli muhaliflere tehdit
ABD'nin Suriye Büyükelçisi Robert Ford, 2.Cenevre görüşmelerine katılmamakta ısrar eden Suriyeli muhalifleri tehdit etti.
ABD ve müttefikleri, kendi çıkarları için Suriye'de ortaya çıkardığı ve silahlandığı muhalifleri, şimdi de dağıtmakla tehdit etti.
Suriye'de harcadıkları onca paraya rağmen Suriye'de ağır bir yenilgi alan ABD ve müttefikleri, "ne kadar koparsak kardır" mantığıyla 2.Cenevre görüşmelerinin yapılmasına karar verdi. Ancak sorun şu ki, bu güne kadar katliam için eğitip meydana saldıkları muhalifleri müzakere masasına oturmaya razı edemiyorlar.
ABD'nin Suriye Büyükelçisi Robert Ford, İstanbul'da bir araya gelen muhalif elebaşlarını sert bir dille tehdit ederek şöyle dedi:
"ABD önce muhaliflerden "Suriye Milli Şurası" kurdu. Daha sonra onları münzevi kılıp " Suriye Muhalif Ulusal Koalisyonu'nu" kurdu. Amerika'nın çabalarıyla 100 ülke bu koalisyonu resmen tanıdı.
Amerika bugün bu koalisyonu dağıtabilir. Muhalifler 2.Cenevre görüşmelerine katılmaz ise, koalisyonun dağıtılmasına hazır olun."
29 Ekim 2013 Salı
Şeyh Hassun Açıkladı: Suriye’de Hangi Ülkeden Kaç Terörist, Suriye Halkını Katlediyor
Suriye baş müftüsü şeyh Ahmed Bedrettin Hassun, Suriye’nin kurtuluşu ve
akan kanın durması için Suriyelilerin birliğini isteyerek şunları
söyledi: Çok sayıda terörist dünyanın çeşitli yerlerinden Suriye halkını
öldürmek ve onların kanını akıtmak için Suriye’ye akın etmektedir.
Suriye baş müftüsü şeyh Ahmed Bedrettin Hassun yaptığı açıklamada çok sayıda terörist dünyanın çeşitli yerlerinden Suriye halkını katletmek ve onların kanını akıtmak için Suriye’ye gelmişlerdir. Zira Batı, işgal topraklarını kurtarmak için direniş cephesinde yer alan Suriye’yi tahrip etmeye koyulmuştur.
Şeyh Hassun İngiliz Savunma Enstitüsünün verilerine dayanarak Suriye’de terörist eylemlerde bulunan ülkeleri ve sayılarını açıkladı:
Suudi Arabistan’dan: 8 bin kişi
Tunus’tan: 4 bin kişi
Irak’tan: 6 bin kişi
Filistin’den: 3 bin kişi
Mısır’dan: 3.500 kişi
Libya’dan: 4.500 kişi
Lübnan’dan 3.200 kişi
Çeçenistan’dan: 1.700 kişi
Yemen’den: 2.800 kişi
Pakistan’dan: 1.500 kişi
Türkiye’den: 3.800 kişi
Ürdün’den: 800 kişi
Kuveyt’ten: 900 kişi
Somali’den: 350 kişi
Rusya’dan: 250 kişi
Fransa’dan: 150 kişi
Almanya’dan: 110 kişi
İngiltere’den: 80 kişi
Endonezya’dan: 100 kişi
Meğrib’ten (Fas): 200 kişi
Malezya’dan: 140 kişi
Türkmenistan’dan: 360 kişi
Cezayir’den: 200 kişi
Kosova’dan: 140 kişi
Arnavutluk’tan: 100 kişi
Eritre’den: 200 kişi
Sudan’dan: 100 kişi
Bosna Hersek’ten: 150 kişi
Amerika’dan: 290 kişi
Danimarka’dan: 80 kişi
Kanada’dan: 110 kişi
Tacikistan’dan: 190 kişi…
Bu ülkelerin yanı sıra Norveç, Avusturya, Bahreyn, Komor, İzlanda, Malta… gibi ülkelerden de binlerce kişi Suriye halkını katletmek için bu ülkede bulunmaktadır. Perde arkasında savaşı yöneten ülkelerin (Amerika, İsrail, Suudi Arabistan, Katar ve Batılı ülkeler) amacı Suriye’nin Filistin’e verdiği destekten dolayı cezalandırılmasıdır.
Suriye devleti tarafından açıklanan bazı belgelerde bu ülkeye karşı savaşmak için 87 ülkeden binlerce teröristin bulunduğu yönündeydi.
Suriye baş müftüsü şeyh Ahmed Bedrettin Hassun yaptığı açıklamada çok sayıda terörist dünyanın çeşitli yerlerinden Suriye halkını katletmek ve onların kanını akıtmak için Suriye’ye gelmişlerdir. Zira Batı, işgal topraklarını kurtarmak için direniş cephesinde yer alan Suriye’yi tahrip etmeye koyulmuştur.
Şeyh Hassun İngiliz Savunma Enstitüsünün verilerine dayanarak Suriye’de terörist eylemlerde bulunan ülkeleri ve sayılarını açıkladı:
Suudi Arabistan’dan: 8 bin kişi
Tunus’tan: 4 bin kişi
Irak’tan: 6 bin kişi
Filistin’den: 3 bin kişi
Mısır’dan: 3.500 kişi
Libya’dan: 4.500 kişi
Lübnan’dan 3.200 kişi
Çeçenistan’dan: 1.700 kişi
Yemen’den: 2.800 kişi
Pakistan’dan: 1.500 kişi
Türkiye’den: 3.800 kişi
Ürdün’den: 800 kişi
Kuveyt’ten: 900 kişi
Somali’den: 350 kişi
Rusya’dan: 250 kişi
Fransa’dan: 150 kişi
Almanya’dan: 110 kişi
İngiltere’den: 80 kişi
Endonezya’dan: 100 kişi
Meğrib’ten (Fas): 200 kişi
Malezya’dan: 140 kişi
Türkmenistan’dan: 360 kişi
Cezayir’den: 200 kişi
Kosova’dan: 140 kişi
Arnavutluk’tan: 100 kişi
Eritre’den: 200 kişi
Sudan’dan: 100 kişi
Bosna Hersek’ten: 150 kişi
Amerika’dan: 290 kişi
Danimarka’dan: 80 kişi
Kanada’dan: 110 kişi
Tacikistan’dan: 190 kişi…
Bu ülkelerin yanı sıra Norveç, Avusturya, Bahreyn, Komor, İzlanda, Malta… gibi ülkelerden de binlerce kişi Suriye halkını katletmek için bu ülkede bulunmaktadır. Perde arkasında savaşı yöneten ülkelerin (Amerika, İsrail, Suudi Arabistan, Katar ve Batılı ülkeler) amacı Suriye’nin Filistin’e verdiği destekten dolayı cezalandırılmasıdır.
Suriye devleti tarafından açıklanan bazı belgelerde bu ülkeye karşı savaşmak için 87 ülkeden binlerce teröristin bulunduğu yönündeydi.
Nasrallah: Suriye’nin düşmanları yenildi, gerçek budur
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, bugün televizyon aracılığıyla yaptığı konuşmada yerel ve bölgesel gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Beyrut’un Dahiye semtindeki Resul-i Azam hastanesinin kuruluğunun 25. Yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada önce Suriye’de kaçırıldıktan sonra geçtiğimiz hafta Katar’ın girişimiyle serbest bırakılan Lübnanlı rehinelerin durumuna değindi.
Suriye’de kaçırılan ve hala rehin tutulan diğer Lübnanlılara ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Nasrullah, konuşmasının ilerleyen bölümlerinde bölgesel ve yerel gelişmelere ilişkin açıklamalar yaptı.
Nasrullah’ın konuşmasının Suriye ile ilgili kısımının geniş bir özetini sunuyoruz.
Suriye
İzin verirseniz Suriye meselesine kısaca değinmek istiyorum. Çünkü öncelikle Suriye meselesi tüm bölgeyi ve dünyayı meşgul etmektedir; ikinci olarak da Lübnan içindeki her meseleyi etkilemektedir. Örneğin güvenlik, toplumsal ve insani durum, mülteciler, ekonomi, tüm Lübnan’ı etkilemektedir ve Lübnan’daki bir grup da her şeyi Suriye’deki duruma bağlamış, bunun sonuçlanmasını beklemekte ve Lübnan’daki her şeyi durdurmuş bulunmaktadır.
Onlar Suriye’deki yönetimin devrileceği umuduyla bu beklentiye girdiler.
Bazıları Lübnan’a Beyrut havaalanı değil, Şam havaalanı üzerinden dönme rüyası görüyordu. Onlar, Suriye’nin Lübnan’daki bu grubun ülkedeki diğer gruplara istedikleri şartları dayatabilecek ve sindirebilecek şekilde güçlenmesine sebep olacak farklı bir eksene ve cepheye dönüşeceği umudundaydılar.
Mevcut gerçeklik budur. Ben burada diyalogu siz kestiniz veya biz kestik meselesine girmeyeceğim. Bu, artık bıktırıcı bir mesele oldu, Lübnan halkı bunlardan bıktı. Sonuç itibariyle Lübnan halkı; meclisi, ülke yönetimi ile ilgili kader belirleyici konuları hayata geçirecek geçici hükümeti, ulusal diyalogu ve hükümetin kurulmasını kimlerin engellediğine ve işlemez hale getirdiğine ilişkin yargıyı vermektedir.
Durum Suriye lehine döndü
Geçen birkaç ay içerisinde Suriye ile ilgili olarak Suriye içinde, bölgede ve dünyada büyük gelişmeler yaşandı. Bu gelişmeler, Suriye’de sahada yaşanan gelişmelerle birlikte başladı. Yani durum Suriye Arap Ordusunun ve orduyu destekleyen tüm halk gruplarının lehine gelişti.
Sahadaki durumun ve güç dengesinin değişmesini Cenevre’ye gitme şartı olarak koyan Silahlı gruplar, aciz kaldılar inisiyatifi ve gücü yönetim ele geçirdi. Silahlı gruplar arasında yaşanan, binlerce kişinin ölmesine, yaralanmasına ve esir edilmesine sebep olan çatışmalar, bu çatışmaların yaşandığı birçok bölgenin tahrip olmasına neden oldu.
Doğal olarak da Suriye’deki iç eğilim, silahlı grupların tavrından, sahadaki davranışlarından, bölgede ve dünyada yaşanan gelişmelerden dolayı değişti.
Bölgede ABD ve Batı’nın Suriye’ye askeri saldırı ihtimali konusunda haftalar süren zorlu bir süreç yaşandı. Ama tüm dünyanın siyasi muhaliflerin saflarını birleştirme çabalarına rağmen bunda başarılı olunamadı.
Suriye içindekilerin dış ortamdan duyduğu nefret ve tepki, muhaliflerin cephesindeki parçalanma, Mısır’daki gelişmelerin içeride ve bölgedeki yansımaları, bu cepheyi destekleyen bazı ülkelerin kendi iç sorunlarıyla meşgul olmaya başlaması, Suriye’ye saldırı ihtimalinin başarısız olması, Suriye halkı ve yönetiminin siyasi direnci ve birçok diğer etkene ve tehdide karşı sabır ve dirayetle karşı koyması, Suriye’de askeri seçeneğin mümkün olmadığı sonucunu ortaya çıkardı. Bazıları bundan dolayı başını taşlara vurmaya başladı ki bunlara değinmeye gerek yok.
Suriye’de askeri seçenek imkansız
Şu an bazıları dışındaki tüm dünya Suriye’de askeri seçeneğin mümkün olmadığı, en makul çözüm yolunun siyasi seçenek olduğu ve bunun için de ön şartsız diyalog başlatılması gerektiği sonucuna vardı.
Bazıları, Lübnan içindeki gibi birtakım ön şartlarla diyaloga engel olmak istiyor. Dünya ise ön şartsız olarak diyalog, diyalog yoluyla da siyasi çözüme ulaşılmasını istiyor.
Bugün diyalog ve siyasi çözüm, uluslar arası alanda, bölgede ve içeride destek buluyor. Bugün 2. Cenevre konusunda söylenen şeyler –bazı şartlar ve ayrıntılar bir yana- sonuçta bir perspektif sunuyor.
Ben, Lübnan’ın tüm bölge ülkeleri ve halkları gibi Suriye krizinden olumsuz etkilendiğini, bunun her düzeydeki çözümünün ise olumlu etkilediğini ve Suriye’deki sorunun siyasi yollarla çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Suudiler öfkeli
Bu arada bir bölge ülkesi hala çok öfkeli. Ben burada kimseyi hedef almak ve bir tartışma başlatarak sorun yaratmak istemiyorum; yalnızca durum tespiti yapıyorum. Bu ülkenin Suudi Arabistan olduğu son derece açık. Suudi Arabistan hala çok öfkeli ve bu durumu kabullenemiyor.
Tüm dünyadan on binlerce kişi istihdam ettiler. Çeçenistan’dan, Kafkaslardan, Arap ülkelerinden, hatta Almanya, Fransa, Avusturya, Belçika, İngiltere, ABD’den adamlar tuttular, onlara para ve silah desteğinde bulundular. Şimdiye kadar bunun için 30 milyar dolar harcandığından söz ediliyor. Uluslar arası siyasi yaptırımdan kuşatmaya kadar her şeyi kullandılar.
Şunu söyleyebilirim ki Suriye yönetimini devirip burayı ele geçirmek isteyen karşı cephe her düzeyde elinden gelen hiçbir şeyi esirgemedi.
Bu dünya mümkünler dünyasıdır. Sonuçta bu dünyada yaraların iyileştiğini işlerin hallolduğunu görmemiz gerekir. Bu bölgede ateşin alevli halde bulunmasına izin vermemek gerek; çünkü bir ülke öfkeli ve bir ülke farklı eğilimlere göre hareket ediyor.
Siyasi çözümü neden istemiyorlar
Bu ülke bugün her türlü siyasi diyalogu baltalamak, 2. Cenevre’yi erteletmek için çalışıyor. Artık her gün Suriye’de bir grubun bir gruptan ayrılıp diğer gruba katıldığına, yeni bir grup oluşturduğuna dair haberler okuyoruz. Bunların hepsi, siyasi çözüme ve Cenevre 2’ye karşı olduklarını, Koalisyon’un kendilerini temsil etmediğini açıklıyor.
Bütün bunların tümü, Suriye’de siyasi çözümü başarısız kılmak isteyen bir ırmaktan doğuyor. Suriye’de siyasi çözümün başarısız kılınması ne anlama geliyor? Daha fazla kan, daha fazla kurban, daha fazla yıkıntı, Suriye’nin daha fazla yok edilmesi, olumsuz insani sonuçlar, güvenlik sorunları, Lübnan’a, Irak’a Ürdün’e Türkiye’ye tüm bölge ülkelerine, en başından beri söylediğimiz üzere Filistin’e ve Filistin davasına siyasi, ekonomik, insani ve güvenliksel açıdan olumsuz sonuçlar… Bu ısrar ve dediğim dedik anlayışının sonuçları bunlardır. Dediğim dedik anlayışının hiçbir ufku yoktur.
Siyasi çözüm sizin için bile bir fırsat
Ben onlara diyorum ki diyalog fırsatından yararlanın. Şu an konferansın ve diyalogun başlaması sizin için de iyidir.
Zira gelecekte gerek sahadaki durum, gerek içerideki gerek bölgedeki gerekse uluslar arası alandaki durum sizin lehinize olmayacak. Dolayısıyla Suriye’de diyaloga ve siyasi çözüme katılmanız sizin için de iyi olur.
Aslında ister Suriye içinde yaşasın, isterse dışarıda yaşasın kalbi Suriye için çarpan herkes, akan kandan, açılan yaradan, mültecilerden ve Suriye’nin yıkılmasından acı duyan herkes, şu an her zamankinden çok daha fazla işaret parmağını diyalogu ve siyasi çözümü engelleyenlere doğru uzatmalıdır, bunların da kimler olduğu bellidir. Bunu anlamak için özel bir istihbarata, dinlemelere, ABD casusluğuna ihtiyaç yoktur. Bunlar ortadadır ve son derece açık bir şekilde de bunu ilan etmektedirler.
Bu, tüm İslam ümmetinin sorumluluğudur. Sorunun çözümünü isteyen İsam İşbirliği Örgütü ve Arap Birliği, buyursunlar diyalogun ve siyasi çözümün peşinde olsunlar.
Suriye’ye tasallut kurmaya çalışanlar yenildi
Sonuç olarak Suriye’ye hakim olmak isteyen yerel, bölgesel ve uluslar arası cephe yenildi. Bu, apaçık bir gerçekliktir. Bugün hatta bazı uydu kanalları bile bunu söylüyor ve başaramadıklarını ilan ediyor, ne yapmalıydık, nasıl planlamalıydık diyorlar. Aslında öyle değil, onlar neyi hedeflediklerini çok iyi biliyorlardı. Çok iyi planlama yapmışlardı, her imkandan ve potansiyelden yararlandılar; ama yenildiler, gerçek budur. Dolayısıyla Suriye’nin bölgedeki rolünün ihyası için Araplar ve bölge halkları sorumlu davranmalıdır.
26 Ekim 2013 Cumartesi
Putin, Arabistan'ın 15 milyarlık teklifini reddetti
Rusya Cumhurbaşkanı Viladimir Putin, Cuntacı yönetime meşruiyet
kazandırmak amacıyla Mısır'a gitmesi karşılında 15 milyar dolarlık
teklifte bulunan Suudi Arabistan'ın bu teklifini geri çevirdi.
Suudi Arabistan'ın İstihbarat Şefi Bender Bin Sultan, Putin'a Mısır ziyareti karşılığında 15 milyar dolar para teklif etti, ancak Rusya Cumhurbaşkanı bunu kabul etmedi.
Haberde, Putin'in Mısır'a giderek Cuntacı yönetime meşruiyet kazandırması amacıyla Suudi Prenses'in dev teklifte bulunduğu ifade edildi.
Suudi Arabistan, sözkonusu 15 milyar doları, Mısır ile Rusya arasında silah anlaşması imzalandığı takdirde Moskova'ya Mısır'daki Cuntacı yönetim adına ödeyeceğini, Rusya'ya önerdi.
Suudi Arabistan'ın İstihbarat Şefi Bender Bin Sultan, Putin'a Mısır ziyareti karşılığında 15 milyar dolar para teklif etti, ancak Rusya Cumhurbaşkanı bunu kabul etmedi.
Haberde, Putin'in Mısır'a giderek Cuntacı yönetime meşruiyet kazandırması amacıyla Suudi Prenses'in dev teklifte bulunduğu ifade edildi.
Suudi Arabistan, sözkonusu 15 milyar doları, Mısır ile Rusya arasında silah anlaşması imzalandığı takdirde Moskova'ya Mısır'daki Cuntacı yönetim adına ödeyeceğini, Rusya'ya önerdi.
20 Ekim 2013 Pazar
Lübnanlı rehine: 'Artık Nasrallah'ın askeriyim'
9 Lübnanlı rehinenin 16 aydır devam eden esaretinin sona ermesiyle, Refik Hariri Havaalanı'nda büyük sevinç yaşandı. Karşılamaya gelen İçişleri Bakanı Mervan Şerbil, " Bugün düğünümüz var, bayramımız var" diye konuştu. Rahine hacıları Türkiye 'den alıp Lübnan'a götüren Genel Güvenlik Müdürü Abbas İbrahim de Türkiye'ye, Katar'a ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a dokuz vatandaşının serbest kalmasını sağladıkları için teşekkür etti.
'Bugünden sonra Nasrallah'ın askeriyim'
Serbest kalan rehinelerden Abbas Şuayib, omuzlarına doladığı Hizbullah bayrağıyla Lübnan basınına yaptığı açıklamada, "Beni Direniş Tugayları'nın üyesi olmakla suçluyorlardı. Hizbullah komutanı olmakla suçluyorlardı. Değildim, ama bugünden sonra kendimi Hasan Nasrallah'ın bir askeri olarak görüyorum" dedi.
Öte yandan Şuayib, Türk pilotları kaçıranlara da teşekkür ederek bu sayede kendilerinin serbest kalması için gerekli müzakerelerin başladığını belirtti.
Esareti sırasında aldığı bir yara nedeniyle ancak bir baston yardımıyla yürüyebilen bir başka Lübnanlı ise, "Durum hayal edebileceğinizden çok daha kötü. Çok ağır bir bedel ödedik" diye konuştu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)